DONANMA MECMUASI 4 / Haziran.1910

DONANMA MECMUASI 4  –  Haziran 1910

 

 

Arkada penceresi görünen bina, Abdulhamidin emriyle fuzuli olarak <<gazi Barbaros>> türbesinin haziresine inşa edilen Beşiktaş muhafız sabıkı Hüsnü paşanın türbesidir.  Onda – bir harap kabre yaslatılmış olan – mezar taşları da Beşiktaş muhafızının türbesini yapmak ve Beşiktaş iskelesine giden tarikin sağ tarafındaki akaret müteaddideyi inşa etmek üzere yerlerinden çıkarılmış bir çok mezar taşları arasından intihab edilen numunelerdir ki bunlardan birisi merhumun oğlu elseyd Ali beyin diğeri ise, kızı Safiye hanımındır.  Acaba gazi merhumun sevgili evlatlarına pederlerinin yanında yatmak çokmu görüldü? . . .  

GAZİ BARBAROS HAYRETTİNİN TÜRBESİ

VE

EVKAFI

Sayfa: 290 – 291

<<gazi Barbaros Hayrettinin>> sukunetgah abadisinden medhal cihetinden alınan resmi

Sayfa: 292

<<gazi Barbarosun>> türbesinin dahili.  Baş ucunda asılı duran sancak;  gazi merhumun kendi sancağıdır.

Sayfa: 293 – 294

Donanmayı Osmani muaveneti milliye cemiyeti Ohari şubesi heyeti idaresi:  oturanlardan sağ taraftaki Ohari milli taburu kumandanı Kahraman Hürrüyet Eyup Sabri bey efendi.  soldaki Ohari müderrisi hacı Mustafa Asım efendi hazretleri.

Ali Şükrü

sayfa: 295

PAYİTAHT

Barbarosun Preveze muharebe meşhuresi.

Sayfa: 296

Muaveneti milliye cemiyeti merkez umumiyesi heyet idaresi azasından ve mutebaran ticariden Manizade hacı Hüseyin efendi.

Sayfa: 297 – 298 – 299

Muaveneti milliye cemiyeti merkez umumiyesi heyeti idaresi azasından ikinci daire belediye reisi Tahir bey.

Sayfa: 300

Muaveneti milliye cemiyeti merkez umumiyesi heyet idaresi azasından ve ticaret muteberadan Dikran Manukyan efendi.

Sayfa: 301

Mamurat Elaziz valisi ve muaveneti milliye cemiyeti şubesi reyisi Mehmet Ali Aynı bey.

Mahmut Man

Sayfa: 302 – 303

Donanmayı Osmani muaveneti milliye cemiyeti Tekfur dağı şubesi heyeti idaresi 1 reisi evvel leva müddei umumi muavini Ahmet Hasip efendi 2 aza dava vekili Ahmet efendi 3 aza ticariden Bahur efendi 4 aza ticariden Estanaki Manidi efendi 5 reis sani dava vekili Tomas Dersahakyan efendi 6 aza cemaat islamiye reisi Mehmed efendi 7 eşrafdan Emin bey.

Sayfa: 304

İngilterenin dreadnought zırhlısı ki bu sefinenin ismi;  kendinden sonra inşa edilen aynı sistem sefainin sınıfına ilim olmuştur.

Sayfa: 305

KASTAMONU VE BOLU DONANMA CEMİYETLERİ

 Muaveneti milliye cemiyeti merkez umumiyesi heyeti muvazzafe müdürü azayı muşavereden Halid Hasru bey.

Sayfa: 306 – 307 – 308

Muaveneti milliye cemiyeti Kırşehir şubesi reisi mutasarrıf vekili Rahmi bey.

 Muaveneti milliye cemiyeti Kinler ve Dinar kazası şubesi reisi Edirneli Naci bey.

Fazıl Berki.

Sayfa: 309 – 310

CEZİRET ÜL ARAP VE TARİHİ SİYASI AHİRİNE AİD BİRKAÇ SÖZ

     Hayli zamandır,  daha doğrusu inkılap ahiren tecellisi ile milletin fem şikayetini kapayan demir kilidin kırılmasından beri Yemen, Hicaz ve dolayısıyla cezireyi vasiyi arabın ahvaline ait birçok mübahas, muhakemat, münakaşat sahifeleri matbuatımızı işgal etti, hala ediyor ve edecek.  Hükümet cedideyi Osmaniyede bu hatayı muhammenin ahval ve guvazına doğru nazar itlaını atıf etti.  Her halde bir şeyler, eskisinden çok iyi bir şeyler yapıyor.  Henüz bir şaleyi vüzuh içinde göremediğimiz bu projelerin, faaliyetin muvaffak ve yağır muvaffak olduğuna aidiyyen mütalaa etmek hem fuzuli, hem namasumdur.  Seyit İdris meselesinin şimdiki suret hali, evvelce Yemene gönderilen askerden bir kısmının, devri istibdat avdet mesumesine katiyen kabili kıyas olmayacak surette, yüzü ak, vücutları dinç avdeti, yine Nazım paşa gibi namus ve hamiyet ve azim ve faaliyet ile mutemayiz bir zatın bir çok müntehap zevat, elzem selahiyat ile Iraka azimeti her halde fikirde ümit ve memnuniyetten başka bir şey tevlid etmemek lazım gelir.  Bu gün Nazım paşa için şöylece mevki memuriyetine azim bir vali, bir ordu kumandanı demek caiz değildir.  Nazim paşa mülk Osmaniye yeni baştan bir İlkay ve suutpenah ilavesine, milyonlarca İslam ve mezahib saire eshabı arasında ittihat ve uhuveti tesise, mezuniyet kadimenin heykel şan ve zaferini havi oldukları halde bu gün ikametgah olmuş harap bedevilerin, sahraların tezyin ve temdiyetine gidiyor…  Düşünmeliyiz ki:  Bu gün Basra, Bağdad, vilayetleri Ankara, Konya vilayetlerine mümayil değildir;  Nitekim valiliği dahi, hatta İzmir valiliğine benzemez! 

     Balkan şube ceziresi üzerinde yuvarlanan ihtirasat siyasiye, ihtimalat harbiyeye rağmen temamiyet malikiyeyi Osmaniyeye ait mehalik, elsatıkıyet mübheme en ziyade ati fesihamızın şarkı cenubu hududuna yığılmıştır.  Bu hudud üzerinde umur dahiliye ve hariciyemizi yeddiidare ve mesuliyetine alacak zevat bu günkü faaliyette bir düstur hareket ithazı için Avrupa ile münasebatımızı meşhur <<kırmızı kitaplar>>, <<mavi kitaplar>> ve <<mesele şarkiye>>ler gibi vesaike malik değildirler:  Binaenaleyh istirham edelim ki:  Bu zevat irfan ve müttetleri ile milletin uhdelerine tevdi eylediği vazifeler muazzama ve muhibbeyi hissin ifaya muvaffak olsunlar!

     İngilterenin makro hükümeti olan Londranın Arabistan hududuna olan mesafesi İstanbulunkine nazaran iki kat fazladır;  Halbuki:  İstanbulun Arabistana ait olan malumatı bugün Londranın Arabistana ait olan vukufunun dörtte birine baliğ olamıyor!

     Ciheti camii İslamiyet ve istikbali İslam ve Osmaniyeye olan ehemmiyeti azime yüzünden artık bu musif gaflet ve cehaleti küllüyen terk etmek devri hulul etmiştir.  En genç, en faal, en sahibi hamiyet ve irfan olanlarımız bir çok hazain gayri makşufeyi, nevahi faaliyeti ihtiva eden mateessüf görüyoruz ki:  Elan, Yemen, Basra, Bağdat denilince cehenneme, mevt mutlaka gidiyoruz zanna mahkum oluyoruz!  Fransa, Amerika, İngiltere, Rusya gibi memalik vasii ve müstemlekat baidede malik olan devletlerin tarihinden siyasi, askeri birer mevki şöhret temin etmiş olan rical bilmeliyiz ki;  Hep o gibi münatık baidede gösterdikleri faaliyete ve liyakat ile parlamışlardır!.

Sayfa: 311

       Meşhur lord <<taliv>> Hindistanda, Lord Roberts Afgan geçitlerinde bir çok Fransız generalleri Ufrubeka dağlarında. . .   Kaşgar hududlarında tarih sahifelerine ilk adımlarını attılar!  İngiltereden aciz bir yelken sefinesi içinde çoluk, çocuk kendilerini evvela bahrı muhid ıtlasıye, sonra mechul Amerikanın vahşilerle meskün mazlum ormanlarına tevdi eden İngiliz muhacirleri bugün bütün ilim medeniyete karşı muazzam bir Amerika halinde cephe belind şan ve iftiharını ala etmiş duruyor!  Birçok İngiliz, Alman seyyahları o yolda efnayı hayat etmiş, daha doğrusu kızıl ölümle gitmiş oldukları halde diğer bir çokları elan Afrikanın, Arabistanın içerilerine, bir kelimeyi malumat daha tedarik edebilmek için sokulmağa çalışır;  Hep bu mesai ne için?  <<bu ne için?>>in cevabını verebilmek için der ki:  burada erbab ihtisasca malüm olsa, lüzumsuz görülse bile, umumiyete, hatta müteallikine müfit olabilir mülahazasıyle aşağıki satırlar yazılıyor;  yoksa milletimizi daha nişat engiz, lakin daha havai mübahaşe hasra için bir manimiz yok idi!

     1792 tarih miladisinde mütenekkiren seyahat etmiş olan seyyah meşhur Niybahar diyor ki:  <<Arabistan kum sahraları ve silsile azimeyi cibal ile muhad olarak bir taraftan en haşin engiz şekilde bir vahşet ve tenhayı arz ettiği halde diğer cihette en münbit menatık arzın bütün nimetleri, letafetleri ile pirayedardır.  Mevkii münasebatı ile aynı zamanda hem memalik harenin, hem de memalik mutadlenin fevaidini cemi eder.  Yekdiğerinden en ziyade buyud bulunan ekalim arziyeye has mahsulat bu sahayı mahduda içinde ayanı dereceyi mükemmeliyette neşvü nema bulur.  Yunan ve Latin Mora harbinin, coğrafya sayfalarının Arablar hakkında verdikleri bütün malumat kendilerinin bu husustaki cehalet azimelerine delil olduğu gibi Arabistanda seyahat için rivayet edilen muvani ve müşkülat müteherrini dahi bu tarihe kadar bi haber bırakmıştır.

     Niye birçok cesur Avrupalı seyyahlar cezir el Arab sahilini dolaşmalar ve içerilere nufusa çalışmışlarsa da bilhassa Nevahiyi cenubiye, ve Aksam cenup şarkiye hakkındaki malümatı istedikleri kadar tavsiyeye  muktedir olamamışlardır.  Maalesef yukarıda dediğimiz gibi bu hal bizim hakkımızda dahi vakıadır;  Senelerce Yemenin sahibi, hakimi olduğumuz halde ve buralarda birçok memurin muktedire dahi bulunmuş iken yine bir şey bilmiyoruz, bunun fikrimizce iki sebebi vardır.  Birincisi en büyükten, en küçüğüne kadar memurlarımızın burasını adeta bir sırat köprüsü add eyleyerek ne olursa olsun ifayı vazife edip avdet eylemek sevdasında yaşamaları.  İkincisi ise tetkikatta bulunmuş olsa dahi devri gezişte istibdat içinde bu malümatın neşri değil tahrırı, nakli bile adeta bir tehlike hayatiye teşkil etmesidir.  Nevahiyi mezkürede cidden yapılacak ıslahatın ne surette olacağını ve hali hazırın ne bodurca fenaya vardığını

Sayfa:  312

1 – Görece şübesi azasından:  dava vekili Vasilaki Kutdi efendi

 2 – Görece şubesi azasından:  redif fırkası erkanı harbiyesine memur mümtaz yüzbaşı Ali Hayri bey.

3 – Görece şubesi azasından veznedar Manu Minela efendi.

4 – Görece şubesi azasından ve muhasebeci:  leva defter hafani memuru Ahmet İhsan bey.

Sayfa: 313

açıkca makamı hükümete yazmak ya hükümeti beğenmemek suretinde telakki edilir, yahut ikide bir de baş ağrıtan bu geveze memur değiştirilerek memleket baştan başa yansa kendisine iş etmeyecek bir yadiğar gönderilir idi. 

     Henüz hiçbir seyyah tek şimal hududunu geçip <<ribaelhali>> dahi tesmiye olunan <<dehne>> çölünü gezmemiştir.  <<katar>>şube ceziresi ile <<umman>> dağları beynindeki nahiyeyi ve esat dahi elan en iyi haritalarda tehi, mechul bir saha halinde meşhuddur. 

     Arabistanın hududu – ciheti şimaliye müsteşa olmak şartıyla – her cihetce muayendir.  Şarki Basra körfezi <<bahri fars>> Hürmüz boğazı ve Umman denizi, bütün sahil cenubisi bab el mendeb yani göz yaşı kapısına kadar bahri muhid hendi ile muhad olup buradan itibaren Bahri Ahmer ile <<Akabe>> körfezi garp hududunu teşkil ederler.  Cihet şimaliyede ise bazı aksamı hakikaten bir kum deryası olan badiye azime Arabistanı kıtaen saireden büsbütün ayırmıştır ki:  bu halde Arapların memleketlerine <<ceziretelarap>> namını vermelerinde hakları aşikar olur.  Hudud şimaliyeyi hakkıyla tayin cidden müşküldür.  Çünkü Şamiye çölü dediğimiz bu arazi – ki takriben otuzbeşinci arz daireyi mütevaziyesine kadar uzar, tabiat arazi ve sakinice kendini muhat olan Suriye ve elcezire hatalarından ziyade cezberatel araba takrib eyler.  Bununla beraber şöylece kubat salak bir söz söylemiş olmak üzere otuz üçüncü arz dairesi üzerinden ve Bahri Sefidin bila itibar Basraya müntahi olacak hattı ceziretelarabın suelhali Süveyşden bila itibar şiterelarab mensubuna kadar 4000 millik bir mesafe imtidadındadır.  Basra körfezi müstesna olmak üzere bu sahil meddid üzerinde ancak bir iki cezireye müsadif olabiliriz.

     Bahri Ahmer sahili gayet mümted ve seyir sefain için son derece muhalik şaplar ile kapalı ise de adından Muskat <<Muskat>>a kadar sahil mürtefi, sakin birkaç elverişli limanı havi bulunur.  Sahildeki adalar bir zaman esir ticaretine merkez olmakla meşhur Bahri Ahmerdeki Tihama sahili açığında <<Fer san>>, ve hududa önünde <<Kemer an>, üzerindeki İngiliz bahriyeleri ile badelmendibi tehdid eyleyen <<<Perim>>, Bahri mühit hendi sahilinde (Suriye – muriye ) mectemuası ve bahri Farsta meşhur <<Bahreyn>> adalarıdır. 

     <<sukutra>> ceziresine gelince:  filhakika Araplarla meskün ve tarihen dahi Arabistana merbut ise de coğrafya noktayı nazarından Afrikaya mensup add olunur. 

     Ceziretilarabın takriben tulü (1000), arzı vasatisi (600)mil ve mesahayı sathiyesi ise 1.000.000 mil merbaında olduğu için bütün Fransanın dört misli demek olur!

     Pek yakın zamanlara kadar bu kıtayı cesime baştan başa bir kum çölü add olunur iken keşfiyatı ahire bu zannın battalını isbat etmiş, elan keşif edilemeyen nuvahi vasi dahi çöl namıyla kabul edilmekte bulunmuştur.  En son keşfiyat tahminata nazaran Arabistanın merkezi bir yola  ve onun etrafı da cenuba, şarka, garba doğru kumsal, şimale doğru taşlık bir çöl dairesi ile muhattadır.  Bu kumsal kuşak dahi haricen kum azami münhat ve çorak dağlarla çevrilmiş olup ancak Yemen ve Umman hatasında arızi, irtifayı vakayı inbatiyesi münezayit bulunur.  Bu üçüncü mıntıkayı arziye haricinde ise dar sahil hattı vardır.  Merkezi yaylanan mesahayı sathiyesinin hemen bütün cezire mesahayı sathiyesinin nısfına muadil olduğu tahmin olunur – işte bu merkezi araziyi mürtefiaya, ki geçit denilir – harici nuvahi mübteyi dahi ilave eyler isek Arabistanın hemen üçte ikisinin kabili zürra araziden müteşekkil olduğuna kanaat etmek lazım geliyor.  Ve cezirenin en çorak, çıplak kısmı bütün sahil olduğu için acanip tarafından pek şedid ve haksız muhakeme olunmuş, yalnız Bahri Ahmer ve Bahri Fars yalılarını sathice ziyaret eden mellehevanın  

Sayfa: 314

sözlerine bakılarak sureti mesafede ihmal edilmiştir: 

     İnsan yanık, siyah renk Aden kayalıklarından kurtulup da bir müddetcik seyahatten sonra hatayı mübareke Yemaniyenin fevkalade münbit, cennet arazisine dahil olunca hayretine payan tasavvur edilemez:  cezirelarab dahi tendü sade bir şekil hariciye, lakin har ruh nevaz bir kalbe maliktir. 

     Satih bahriden 3000 kadem irtifadaki arazi merkezine, yani Neced arazisi Yemen ve Umman dağlarına doğru sureti tedriciyede tenzil ettiği halde bu Yemen ve Umman cibalinin bazı zirveleri 8000 den 10000 kademe kadar terakki eyler;  binaenaleyh bu ihtilaf irtifaat ihtilaf akliyemi intaç etmektedir.  Aklımın haleti mütemayizesi hararet azamiyeden mürekkep olup sahilde, her tarafı kıtaat arziye ile mesdud denizlerin tencirat azimesi yüzünden sıcak daha ziyade mizaç olur.  Mevsimin bir kısmında rutubet ve yübust miktarı hemen tahalif etmez.  Amerika misyonerler cemiyetine mensup olup cezirelarabide müteaddid seyahatler etmiş olan Zimmer namda zat diyor ki:  1897 seneyi miladiyesi haziran, temmuz, ağustos ayları zarfında basrada hararet azamiye mütenaziren 100, 103.5, 102 derece ve hararet asgariye ise 84, 86.5, ve 83 derece fahrenhayt idi.  aklımı sıhhate tamamıyla nafiadır.  Yemen ve Umman kıtaları dahilindeki araziyi mertefada hatta haziran ayında bile barometre 85 dereceden yukarı nadiren terfi eder.  1893 haziranında bir günlük seyahat neticesinde Hadide sahilinde ve gölgede 110 derece farenhayt hararetten (Minaha)da cebel üzerinde 55 derece hararete vasıl olmuş idim.  Mina da ise senenin üç ayında adeta don ve krağı olup Arabistanın şimal garbisindeki (cebel tabtık) bütün kış kar mevsimine maliktir. 

     Arabistananın tabiat terraniyesi dahi basit olup hiçbir sahilinde mensup olan nehirler yoktur;  Yemen sahilinde yağmur fazla yağdığı zaman denize akan dereler hasıl olursa da seylab olan bu sular yağmuru müteakip kayıp olup istifade edilemez.  Ancak (Hasa ve Muskat) cihetlerinde tahtelterap bir çok suların denize mensup olduğuna şuphe yoktur.  Vadilerin yataklarından yirmi otuz kadem aşağıya burğu salındığı, yahut kuyu açıldığı halde bu saf sudan elde edilir. 

     Yukarıda denildiği gibi cezirelarab nevahi medideyi cebelliyeyi dahi havi olup bu silsile cibalden en muayyeni Bahri Ahmer sahilinden bir eli üç gün dahilde sahil hizasınca imtidat edenidir.  Mekkeyi mükerremenin cenubunda 800 kademlik zirveler vardır.  Ve daha ileride silsile kesb etsağ edip coğrafyayı kadimdeki <<bahtiyar Arabistan>> ünvanına bihakkı kesb istihkak eyleyen asır, Yemen cibalini teşkil eyler.  Sahil cenubideki dağlar ise daha dağınık ve gayri merbut olarak riselhad ile <<rismusandum>> arasında Umman araziyi mürtefasını teşkil etmek üzere vasatlaşır.  Bahri Fars sahilinde <<cebel dehan>> gibi bazen de tesadüf edilen volkanik tepelerden maada cebel mevcut değildir.  Necet hatası ise birkaç silsile ile arızalanmış ve bunlardan en iyi tanınan <<cebel şimar>> 6000 kadem kadar irtifa ile arab istikametinde uzanmıştır.

     Cezirelarabın taksimatı ekseriya hudut siyasiye değil coğrafya tabiyesine göre icra olunmuştur.  Cezirelarabın taksimatı, hem de oldukca muvaffak ahval olarak oylanan ve Roma muharrirleri tarafından icra olunmuştur.  Bunlar Arabistanı arabia deserta, arabia felix yani <<çöl Arabistan>>  << ve bahtiyar Arabistan>>  namlarıyla ikiye taksim etmişlerdi.   Bazı akvale göre <<bahtiyar Arabistan>>  ünvanı ihtimal ki:  ılıman isminin yanlış tercümesinden hasıl olmuştur.  Halbu ki Yemen ılıman sözü sağ taraftaki memleket demek olup şarkiyönün şarka tevcih etmelerinden ve bu halde Mekke Yemen hatası cenubunda kalıp sağ tarafta bulunacağından böyle tevsim edilmiştir.  Aynı sebebten dolayı cihat mukabile düşün Suriye hatasına dahi elşam yani sol

Sayfa: 315

taraftaki memleket denilmişti.  Arabia Petrat yani <<teşak Arabistan>> namı ise ilk defa Batlemiyusun haritasında görülerek sina nahiyesine itlak edilmiş idi.  bundan başka Batlemiyus cezirelarab nahiyesini üzerinde sakin olan kabul muhtelifeye göre tevsim ve tahdid eylemek kudretini dahi ibraz eylemiştir. 

 Muaveneti milliye cemiyeti Eskişehir şubesi reisi Bayraktarzade hacı Osman efendi.

     Arap coğrafya şinasları ise katmanın Arabistanı <<çul Arabistan>>, <<bahtiyar Arabistan>> ve <<teşak Arabistan>> namıyla üçe taksiminden tecahil ederek cezireyi bir uca ati beş kısma taksim ederler:  1- <<elimin>>  elkası olup hazır mus. Muhara, Umman, şehir ve necran nevahisini ihtiva eder.  2- sahil garbideki <<il Hicaz>> elkası olup <<tehame>> arazisi ile <<necd>> arasında bir mani teşkil ettiğinden böyle tevsim edilmiştir.  Kadmayi coğrafyan Arabik <<elhicaz>>ı kıta cenubiyesi çıkarıldığı halde hemen bizim şimdiki Hicaz vilayetinin mevkiini işgal eder.  3- <<neced>> elkası olup şöylece bütün merkezi yaylaya şumulü vardır.

     4- sahilde Yemen ile Hicaz arasındaki <<Tehame>> kıtasıdır.  5- <<Yemame>> yahut <<Aruz>> parçasıdır ki:  sevkdeki isim bütün Umman ve Neced arasını işgal etmesinden ileri gelir.

     Umum Cezirelarabın nüfusu sureti kıtayede malum değildir.  Devleti aliye tarafından tahmin edilen miktar nüfus Avrupalılarca – devri istibdadın yine iras ettiği şaibe içinde mübalağalı, hatta asılsız add ediliyor!

     Kıta Irakıye müstesna add edildiği halde, bazı ecanib Cezirelarab nüfusunun ancak beş milyona baliğ olduğuna kanaat eyliyorlar.  Bununla beraber Mister King namlı zat şu hesabı göstermektedir.  Mister Kinge göre 11.000.000  Almanyalı Alber hartzuma göre 10.552.000  Amerikalı Mister Zimmere ise bu miktara Osmanlı istatistiklerinden alınmış nazarıyla bakıp emniyet etmediği için vasati olarak sekiz milyor nüfus umumi tahmin eylemektedir.  Mamafi Arabistanın cenubi şarki kısmı iyice açılmadıkça ve şimali hazır mevt israrını teslim eylemedikçe sureti katiyede beyanında bulunmağa cesaret edilemez. 

Ali Riza Seyfi.

Sayfa: 316

 

Resim: 1 – Eskişehir şubesi heyeti idaresi azasından: Sandıkyan mardiros efendi.  Resim: 2 – Eskişehir şubesi heyeti idare reis sanisi: dedelik zade Arif efendi.

          Resim: 3- Eskişehir şubesi azasından: Yurki Meyvancidis efendi.                  resim: 4 – Eskişehir şubesi heyeti idaresi azasından hacı Ali zade Abdulvahap efendi.

Sayfa: 317

HAVADA ÇARPIŞAN SESLER

YAHUD

SAHNESİZ BİR TEMAŞA

Birinci ses – bir Osmanlı yüreği

İkinci ses – vatan müşterek

Üçüncü ses – hatip kayıp

Ekrem.

Sayfa: 318 – 319 – 320

VEDA

Hüseyin Suat

Sayfa: 321

MUAZZEZ VATANA

Ali Riza Seyfi

Sayfa: 322

GİRİT

Bir Giritli

Sayfa: 323

BÜYÜK PETRO VE OĞLU

Tetebbuat tarihiyeMuaveneti milliye cemiyeti Konya şubesi reisi kaymakamı İzzet efendi

Konya şubesi azasından ve ticarandan Petro efendi.

Konya şubesi azasından ziraat bank memuru Hilmi efendi.

 Muaveneti milliye cemiyeti Tavas şubesi reisi binbaşı Reşit bey.

Tavas şubesi azasından yüzbaşı Giridi Mahmut Hamit efendi.

Sayfa: 324 – 325 – 326 – 327 – 328 – 329 – 330 – 331

DENİZ YILANINI NASIL GÖRDÜM

Gemiyi deniz yılanına muvazi bir hale getirdim, ve bu yönü dikkatle mesaha için lazım luzumgelenlere emir mahsus ita ettim.

Sayfa: 332

Nefaz ve neleri gözle takip olunamıyacak bir hali buldu.

 

Ahmet Rasim

Sayfa: 333 – 334 – 335

TALİH HARP

MUHARRİRİ: İNGİLİZ GENERALLERİNDEN HUTCHİNSON

Geçen nushadan mabad

İngilterenin muhteşem <<dreadnought>> filosu

Sayfa: 336

İngilterenin muhip <<dreadnought>> cruiserleri filosu  

Sayfa: 337

bir sefineyi harbiyenin sefahat muhtelifiye inşaiyesini gösterir resimlerdir ki bu sahifeden itibaren sırasıyla derc edilecektir.

Resimhane (1)

Bir geminin inşaatına iptidar olunduğu andan ikmaline değin – teknesinin ve tartibat dahiliyesinin en ufak teferruatına varıncaya kadar hemen hemen daimi surette planları tersim edilir.  Yukardaki resim, İngiltere inşaat bahriye destiğahlarından birinin resimhanesini gösteriyor.

Sayfa: 338

Endazehane (2)

Resimhanede çizilen her bir resim endazehanede döşeme tahtası üzerine hacim esaliyesi üzere tebeşir ile nakil olunur ve bu çizgilerin üzerine tahta çubuklar – gayet düzgün latalar – mevkiyyen çivilenerek bir kalıp elde edilir ki geminin büstaları, kamaraları ve sair aksamıni bu kalıplar vasıtasıyla imal olunur.

Sayfa: 339

Kızak (3)

Bir gemi teknesinin ilk evvel omurgası, kalın ve parça parça kütüklerden mürekkep olan bu kızaklar üzerine konulur. Kızaklar sahil bahre doğru hafif bir meyle malikdirler.  Bir dreadnoughtun kızğındaki keresteler hemen hemen bir ahşap gemi yapabilecek miktardadır.

Sayfa: 340

Levha banyosu (4)

Saç levhalar imal olundukları zaman üzerinde birçok  <<çapaklar>> mevcut bulunur ki bu çapaklar giderilmeden levhanın üzerine – levhayı çürümekten muhafaza için – boya sürüldüğü surette hiçbir fayda istihsal edilemez.  Çünkü ihtizazat vasıtayla bu çapaklar dökülür ve orası açık kalarak levhanın çürümesine sebeb olur.  Binaenalyh levhalar fabrikadan gelir gelmez, bu çapakları dökmek için levhalar, resimde gösterildiği üzere ılık bir <<Hidroclorin>> banyosuna batırılır ve çapaklar da dökülür.  Sonra levhalar güzelce boyanılarak istenildiği vechile kullanılır.

Sayfa: 341

Levha delmek <<matkap>> (5)

Bu küçük alet <<meskub>> :  evvelce levhaların üzerine bilhesap tebeşir ile çizilmiş olan perçin ve saire deliklerini delmek için kullanılır.

Sayfa: 342

Levha kesmek (6)

Alelumum levhalar kendilerine hacim ve şekil matlubatı verilmek icin bu alet ile kesilirler.

Sayfa: 343

Bir levhanın ucunu; bükmek  (7)

Bu cesim ve ağır alet;  bir levha kenarını doksan derecelik bir zaviye hasıl edecek yani bir köşebend teşkil edecek veçhile bükmek için kullanılır.

Sayfa: 344

Hadde (8)

Bu cesim hayderlik <<hadde>>ler levhalara – soğuk iken – istenilen şekli inhinabı vermek için kullanılır.

Ahmet Vahit

Sayfa: 345 – 346 – 347

ALİ REİS

     Tarihimizde (garb ocakları) denilen, önce birer beyler beyilik iken sonradan (dayılık) olan garbi Trablus, Tunus, Cezayir ocaklarını kuranlar, pek başka türlü, büyük adamlar oldukları gibi, bu ocaklardan yetişenler de, tarihde işlerine geçmiş nede geçecek, pişkin kabadayılardı.Evet, bir köylü çocuğu imparator oldu, bir bayağı adam yükselerek dünyaya kılıç çekti.

Sayfa: 348 – 349 – 350 – 351 – 352 – 353 – 354 – 355 – 356 – 357 – 358

SEVGİLİ DONANMAMIZIN ŞAN VE ŞEVKETİ İÇİN OSMANLILIK HAMİYETİNE İSTİNADEN AÇILAN İANEYİ MİLLİYEYE CEMİYETİMİZİN BİDAYET TESİSİ OLAN Fİ 6 TEMMUZ 1325 TARİHİNDEN İTİBAREN HAMİYYETPERVERAN AHALİMİZ TARAFINDAN İHDA EDİLEN MEBLAĞA NATIK LİSTEDEN: (Mabad)

Sayfa: 359 – 360 – 361 – 362 – 363 – 364 – 365 – 366 – 367 – 368 – 369 – 370 – 371 – 372 – 373 – 374 – 375

Donanmayı Osmani muavenet

GİRİT BİZİM HAYATIMIZ DEMEKTİR

Hamiyetli Osmanlılar

     Vatanımız baştan başa galeyan içinde, bütün ruhlar titriyor ve bu titreyiş Girit üzerinedir.  Her tarafta yapılan mitinglerin büyüklüğü, kızgınlığı gösteriyor ki hepimiz mahv olmadıkça Giritimize kimse el uzatamaz.  Yıllarca muharebe ile, yüzbinlerce şehitler vererek almış olduğumuz Giritimizi muhafaza etmek en büyük borcumuzdur.  Biz bu borcu ödemekte ufak bir kusur yaparsak bütün dünya hatta düşmanlarımız bile bizi fena adlarla anacak ve Girit alınırken bizim için kanlarını akıtmış olan şehit babalarımız hepimize lanet okuyacaktır.  Bu günlerde zavallı Giritimiz için ne dolaplar döndüğünü gazetelerde okuyor, işitiyorsunuz.  Ve bundan dolayı son derece öfkelenerek kükremiş aslanlara benziyorsunuz.  

     Bazı Arnavut kardeşlerimizin bilmiyerek, düşmanlarımızın sözüne kapılarak silaha sarılması üzerine fırsat bekleyen düşmanlarımız Giriti kapmak istiyor, yüreğinden yaralanmış öksüz bir Osmanlı kızı gibi Akdenizin ortasında uzanıp duran Giritimizin son ümidi bizdedir, imdad bekliyor.  O koca adayı Yunanistana katmak istiyorlar.  Giritimizi almak bizi can damarımızdan yaralamaktır, Girit bizim gözümüzün bebegidir, namusumuzdur, ruhumuzdur, Giritimizi kaçırırsak her şey biter, öteki adalarımız da sıra ile elden gider.  Giritimiz giderse Trablus, haç yolu tehlikeye düşer, Osmanlılık ortadan kalkar, İslamiyet darma dağın olur. 

     Bunların hepsini bildiğinizden kanlar kaynıyor, kınalı alayları yapıldı, şanlı ordumuz hazır, ufak bir işaret bekliyor.  Hakkımızı vermezlerse, bize adaletsizlik yaparak Giriti almaya kalkışırlarsa her tarafı al kanlara boyayacağız. 

     Biz muharebe etmek istemiyoruz, kendi halimizde ilerleyerek herkes ile güzel geçinmek istiyoruz.  Fakat bize ilişirlerse, toprağımızın bir zerresine bile göz dikerlerse o gözleri çıkarırız.  Giritteki mübarek şehitlerimizin mübarek kemiklerini kirli ayaklara çiğnettiremeyiz.  Fakat şurasını bilmeliyiz ki Giritimizi kayıp etmemek, onu daima muhafaza etmek için büyük donanma ister, büyük denizlerimizin üzerinde yüce zırhlılar lazım.  Donanma cemiyeti de bunun için açıldı ve bunun için çalışıyor. 

     Lakin cemiyetin temeli atılalı 324 gün olduğu halde verilen ianenin topu 362,232 liradır.  Bu paralar da askerlerimizin, hamiyetli ahalimizin, köylülerimizin, mekteplerimizin ve hanımlarla memurlar ve fakirlerindir.  Zenginlerimizin verdiği iane ellerinde bulunan altınlara göre hiç müşübesindedir.  Bir (Averof) Yunan donanması için tek başına yüzbinlerce lira veriyor da sandıklarındaki paraları bu topraklardan kazanan zenginlerimiz bu vatanı hiç düşünmüyorlar. 

     Zenginlerimiz!

     Böyle bir zamanda da hamiyetinizi göstermezseniz vatanımıza ne vakit yardımınız dokunacak?

Sayfa: 376

     Milliye cemiyetinin beyannamesi

     Bugün komşu hükümetlerden bizi seven bir çok kimseler donanmamız için (mefaat) vermek üzere İstanbula gelmek istiyorlar, donanmamızın ilerlemesini isteyen bir çok ecnebi dostlarımız dahi iane veriyorlar.  Fukara takımı ise varını yoğunu esirgemiyor, bunlara karşı sizler, ey hamiyetli Osmanlıların oğulları olan ve nesi varsa nesi yok ise bu vatana borçlu bulunan öz Osmanlı zenginleri!  Artık kesenizin ağzını açarak Giritimizin imdadına koşan, Giritte size bakıyor.

     Hükümetimiz donanmamız kuvvetlenince, vapurlarımız çoğalınca paralarınız daha ziyade artar.  Tam zamanını bekliyerek bu güne kadar donanma ianesini gevşek tuttunuz.  Yoksa hamiyetinizi, vatanınızı, sevdiğinizi biliyoruz.  İçinizde burada yiyip içerek buraya yabancı bakacak kimse yoktur.  İşin böyle olduğunu dünyaya karşı göstermek zamanı geldi.  Tarihi milliyemiz isimlerinizi altın yazılarla kayıt etmek istiyor, milyonlarca eller sizi alkışlamak için hazırdır.  Ekmeğinizi yediğiniz, suyunu içtiğiniz sevgili vatanımızın, o mübarek anamızın ümidini boşa çıkarmayınız ve boynu bükük olarak yardımınızı gözleyen zavallı Giritimize gelince onu hiç unutmayınız!  Binaenaleyh donanma cemiyeti bugün hamiyetli zenginleri ve vatanı seven bütün Osmanlıları bir

(GİRİT ZIRHLISI)

almak için fevkalade ianeye davet ediyor ve Osmanlıların vatanını canından ziyade sevdiğini bütün cihana gösterecek olan büyük hamiyetinizin son dereceyi aşmasını ve bütün düşmanlarımızın şaşmasını büyük sabırsızlıkla bekliyor çünkü: 

GİRİT BİZİM HAYATIMIZ DEMEKTİR.

27 mayıs 1326

Sayfa: 377 – 378 – 379 – 380 – 381 – 382

KİTAPÇI REKLAMLARI

DONANMA MECMUASI 4

SON

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.